2 Yaş, namıdiğer “Terrible Two” dönemindeki çocuklarla yaptığımız fotoğraf çekimleri her zaman sürprizli olur 🙂 Yani kesinlikle durmaz dediğiniz ufaklık mum gibi dururken, sorun yaratmaz dediğiniz uysal yavrunun içinden nereden geldiğini anlayamadığınız tatlış bir canavar çıkabilir 🙂 Tam da bu sebepten, Kemal’le yapacağımız çekimden önce annesinin çekincelerinin üzerinde pek durmamıştım..
Küçük Prens’e benzediği için yine annesinin isteği üzerine Kemal’e Küçük Prens konsepti hazırlığına başladık. Kostüm dikildi, arka fon, aksesuarlar vs. tamamlandı ve büyük gün geldi çattı. Annesi umarım kostümü giydirmekte sorun yaşamayız dediğinde, birçok çocuk kıyafet değiştirmekten hoşlanmadığı halde, biraz dil dökmeyle ikna olduğundan, açıkçası çok da endişelenmemiştim. Nasıl olsa bir şekilde ikna eder çekerdik, değil mi?
Maalesef her zaman değil 🙂
Oysa her şey çok güzel başlamıştı. Gülücükler saçıyor, mutlu mutlu pozlar veriyor, eğleniyorduk. Taa kiiiii, prens ceketi ortaya çıkana kadar. Kostümün tamamlayıcı parçası ceket olduğundan, o olmadan yukarıda gördüğünüz üzere Küçük Prens konsepti çok eksikti. O yüzden mutlaka o ceket giyilmeli ve konsept tamamlanmalıydı. Anlaşılan o ki Kemal’e göre hiç de öyle bir gereklilik yoktu :)))
Sanki kostüm değil, ateşten gömlek giydirmeye çalışıyorduk ve Kemal’den sanat uğruna bu işkenceye katlanmasını istiyorduk 😀 Çok üstüne gitmeyelim, biraz mola verelim, bisküvi yiyelim, müzik dinleyelim şeklinde verilen onlarca aradan, babasının oyuncakçıdan gidip getirdiği çeşitli rüşvet denemelerinden sonra bile tatlı modelimiz nuh diyor peygamber demiyor ve artık ceketi gördüğünde bile kıyameti koparma noktasına geliyordu.
Günün sonunda Kemal’i daha fazla üzmeyip, anne babasına da sinir harbi yaşatmaktan vazgeçip, Photoshop’un nimetlerine sarılmaya karar verdik. Tüm taraflar için çoook zorlu bir çekim olsa bile, tam da bu dönemde yaşadıkları büyüme sancısının özeti olan bu çekimin anısı, onları bu ana döndürecek fotoğraflara her baktıklarında. Eh fotoğraflardan beklenen misyon bu değil mi zaten; tarihe tanıklık yaparken, anılar arasında zamanda yolculuk yaptırabilmek…:)
Dolayısıyla minik modellerle -özellikle 2 yaş civarı dönemdekilerle- çalışmak bazen gerçekten çook zorlu olabilse de, bu dönemin doğası bu olduğundan, çekilen fotoğraflar belgesel niteliği taşıyor. Mum gibi görünen fotoğraflardan ziyade, kaotik olanlar çok daha fazla gerçeği yansıtan duygular taşıdığından ,ben onları daha çok seviyorum. Hem bunun gibi anlatmaya değer hikayeler de başka türlü çıkmıyor:)
Çekimler hakkında sizi daha yakından tanıyıp, size en uygun seçenekleri birlikte değerlendirebilmemiz için lütfen linkteki formu doldurup bize ulaşın.
https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSeUfCRYHI4Yad3Uvc3arKOa6pJJ5qprMGfWoAOKI43kKrRyVg/viewform
Sevgiler,
Tuğçe